Friday 15 May 2009

1 İsrailli = 100 Filistinli

1 İsrailli = 100 Filistinli
Aslında bu ayki yazımın konusunu Küba devrimi sırasında, batılı fotoğrafçıların, devrim esnasında ve sonrasında, Küba halkının ve ülkenin içinde bulunduğu koşulları belgeleyen fotoğraflarından oluşan Magnum Fotoğraf Ajansı’nın düzenlediği sergiye ayırmıştım. Fotoğraflar, devrim sonrası Küba’nın pozitif ve mutlu bir panaromasını içeriyordu. Sempati ve keyifle dolaştığım sergide yer alan fotoğraflar, belge olmalarının yanısıra, Küba devrimin ne denli coşkuyla karşılandığının da kanıtlarıydı benim için fakat, İsrail’in Filistin’in Gazze bölgesine sivil veya asker, fark gözetmeden yaptığı saldırı ve kıyım, dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi, İngitere’de de gündemi değiştiriverdi birden. Daha henüz Irak’taki ve Afganistan’daki savaş bitmemişken, potansiyel olarak bölgeyi de içine alacak bir savaş durumu, ekonomik krizin henüz aşılamamış olduğu bu süreçte, bütün hesapları altüst etti.
Kimilerine göre İsrail’in bu saldırısı aslında aylar önceden biliniyordu. Yani Filistin halkının yazgısı birkez daha namlunun ucunda şekillenmeye terkedilmişti. Yaşamayı unutmuş
Filistin’in çocukları ise, enkazların altından, televizyon haberlerinde bize, duyamadığımız çığlıklar atacaklar yine...
Aslında Gazze‘nin direnişinin başlangıcından bu güne, Londra’nın farklı bölgelerinde ve İsrail Büyük Elçiliği’nin önünde protesto gösterileri düzenlenmekteydi fakat, bugünkü protesto yürüyüşü, bunların içinde en kapsamlı ve kalabalık olanıydı. Londralıların yanında, sanatçıların, savaş karşıtı bazı politikacıların ve İngiltere’de sürgünde yaşayan binlerce arap kökenli halkın katılımıyla, sayının elli bini aştığı gösteri, kamuoyunun savaşa bakış açısını özetliyordu. Zaten savaşı silah tacirlerinin dışında kim isteyebilir ki?
Wirginia Woolf 1938 yılında “Three Guineas” adlı kitabında savaşın gaddarlığından ve onun, erkekler tarafından uygulanan, kadınların reddettiği bir eylem olduğunu yazar. Medyada belkide bu yüzden en çok kadınları görürüz çoğunlukla... Çünkü en çok kadınlar evlatlarını kaybederler
Yürüyüş sırasında Gazze’de yakınlarını kaybeden yığınla insan vardı fakat, bunlardan birisi vardı ki; yakarışları insanı utandırıyordu adeta insanlığından. Üç oğlunu kaybeden bir Filistinli anneydi bu. Yeter artık diyordu...
Biz, göz göre göre altmış yıllık İsrail- Filistin savaşına alıştırıldık. Kendisine soykırım uygulanan bir ulus, şimdi kapı komşusu daha da ötesi, o toprakların gerçek sahiplerine soykırım uygulamakta. Gerekçeleri ne olursa olsun, Filistin’de yaşanan şiddet, insanın etik değerlerini temelinden sarsmaktadır.
Gösteride yer alan çocuk ve genç Filistinli sayısı, Avrupa’da her yürüyüşte göremeyeceğimiz ölçüde, oldukça fazlaydı. Atılan sloganlar ve tekbirler arasında, çocukların ve gençlerin sesleri, Filistin’de yaşanan dramın en çok kimi etkilediğinin işaretini veriyordu. Hepsi öfkeli ve üzgündü. Hepsi potansiyel olarak Filistin topraklarında “dişe-diş, kana-kan” direnişe sunuyorlardı körpe bedenlerini..
Platformdaki konuşmacıların sesleri, sık sık solagan ve tekbirlerle kesildi. Özellikle Arap ülkelerinin isimleri anıldığında, kalabalıkta müthiş bir öfke ve tepki patlaması yaşanıyordu.
Yürüyüşteki hemen herkes Arap devlet başkanlarının Filistin halkını sattığını haykırıyordu. Hemen herkes oynanan oyunların farkındaydı aslında. Filistin’in çocukları yeni yılda şeker yerine kan tadında mermilerle tanışacaktı yine..

Vehbi Koca©
Londra

www.vehbikoca.com
www.turkishphotography.co.uk
vkoca60@gmail.com